-
Gönül Sultanları 40.Bölüm - Mecdüddin İsa Bayramiye yolunun usul ve erkanı ile yetişen Mecdüddin İsa gönüllere sultan olmuş, halkı irşat etmiştir. Büyük gönül sultanı hocasını
-
Gönül Sultanları 39.Bölüm - Şeyh Edebali "İlim bil, irfan bil, söz bil, ikram bil, kural bil, doyum bil, usul bil, adap bil, sınır bil, yol bil, yordam bil, hal bil, ahval bil, gönül bil.
-
Gönül Sultanları 38.Bölüm - Ahmet Bican Efendi Ahmed Bîcan’ın devrinin ilimlerini tahsil ettiği, Arapça’yı ve Farsça’yı gayet iyi bildiği eserlerinden de anlaşılmaktadır. Kendi ifa
-
Gönül Sultanları 37.Bölüm - İmam Birgivi http://www.diyanet.tv Büyük alimlerimizin, gönül yolcularının hayat hikayeleri... Gönül Sultanları, TRT Diyanet'te.
-
Gönül Sultanları 36.Bölüm - Aşık Paşa Büyük alimlerimizin, gönül yolcularının hayat hikayeleri... Gönül Sultanları, TRT Diyanet'te.
-
İbrahim Åžahidi Dede (ö. 957/1550) Divan ÅŸairi ve lugat yazarı. Mevlânâ’nın etkisinde kalan Şâhidî’nin özellikle tasavvufî ÅŸiirlerinde Divane Mehmed ÇelebiÂ’nin ve babası HüdâyîÂ
-
Büyük alimlerimizin, gönül yolcularının hayat hikayeleri... Gönül Sultanları, TRT Diyanet'te.
-
HARRÂNÎ, Hayât b. Kays Kaynaklarda Şeyh Hayât güler yüzlü, yumuşak huylu, cömert, gece ibadetine düşkün, inzivayı seven bir velî olarak tanıtılır. Ebü’l-Hasan el-Kureşî, Şeyh H
-
Gayretli ve çok yönlü kişiliği, iktidar zümreleriyle halk arasında bir aracı vazifesi görmesi, fakirlere karşı son derece cömert davranması Yahyâ Efendi’nin saygı duyulan bir şahsiyet
-
Derdimendim yâ Rasûlallah, devâ ol derdime, Destgir ol, yâ Habiballah, bu asî mücrime! .. Sen şefâat kânı varken, yalvarayım ben kime? .. Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânı
-
VâḳıʿâtÂ’ta yer alan bir baÅŸka rivayete göre otuz yıl hizmetten sonra Yûnus, “Ben bu yolculuktan bir ÅŸey anlayamadım, muhtemelen sülûkü tamamlayamayacağım” diyerek tekkeden
-
Babasının isteği üzerine dokuz yaşında iken amcası Ali tarafından Tillo’ya götürülen İbrâhim Hakkı babasıyla karşılaştığında şeyhi İsmâil Fakîrullah’ı da orada gördüğün
-
ResûlullahÂ’a nisbet edilen, “Rahmânın nefesini YemenÂ’den alıyorum” sözüyle (Buhârî, IV, 71; Taberânî, II, 150; krÅŸ. Ali el-Kārî, s. 137; Aclûnî, I, 260) Veysel Karanî’nin kast
-
Asya içlerinden Anadolu’ya gelen mutasavvıflardan biri olan Ahî Evran, bir müddet Denizli, Konya ve Kayseri’de ikamet ettikten sonra birçok şehir ve kasabayı gezerek ahîlik teşkilâtının
-
Dinin emirlerini büyük bir hassasiyetle yerine getiren, kendi iÅŸini bizzat yapmaktan, tarlada çalışarak el emeÄŸiyle geçinmekten hoÅŸlanan Fakîrullah’ın kırk yaşında iken geçirdiÄŸi ruhÃ
-
“Kulumuz Eyyûb’u da an. O rabbine, şeytan gerçekten bana bir yorgunluk ve eziyet verdi, diye seslenmişti. Ayağını -yere- vur! İşte yıkanılacak ve içilecek soğuk bir su -dedik-. Bizden b
-
Hz. İbrâhim, Kur’ân-ı Kerîm’de kendisinden en çok söz edilen ülü’l-azm peygamberlerden biridir. Hadislerde ve tarih kitaplarında Hz. İbrâhim’in orta boylu, elâ gözlü, güzel ve gül
-
MakālâtÂ’ta Seyyid HârunÂ’un baba tarafından İmam Mûsâ el-Kâzım’ın, anne tarafından Veysel Karanî’nin soyundan geldiÄŸi ifade edilir. Esere göre Seyyid Hârun, Horasan civarında â
-
Babasının ona bıraktığı en önemli miras âlim ve mutasavvıflarla olan dostluğuydu. Bunların arasında başta gelen isim Muhyiddin İbnü’l-Arabî idi. İbnü’l-Arabî, Mekke’de tanıştı
-
İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî "Allahım, maksadım sensin; arzum senin rızandır." Müderris Şeyh Hacı Abdullah Efendi (1807-1903), Konya'nın Bozkır kazası Karacahisar köyünd
-
Maḳālât'ta, 'Beni velîlerinle tanıştır' diye dua etmesi üzerine rüyasında, 'Seni bir velîye yoldaÅŸ edelim' denildiÄŸini, onun nerede olduÄŸunu sorduÄŸunu, ertesi gece o velînin A
-
Bozkırlı Muhammed Kudsi Efendi (Memiş Efendi), Sadece Konya'nın değil, bütün Anadolu'nun ilminden ve feyzinden istifade ettiği, büyük âlim ve ünlü velilerimizden birisi de, Me-miş Efendi
-
1171'de (1757) İstanbul'da Yenikapı Mevlevîhânesi yakınlarındaki bir evde dünyaya geldi. Doğumuna 'eser-i aşk' ve 'cezbetu'llah' terkipleri tarih düşürülmüş, kendisine mevlevîhânenin
-
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, 'Piş, ol da bozulmadan kurtul. Yürü, Burhâneddîn-i Muhakkık gibi nur ol. Kendinden kurtuldun mu tamamıyla burhan olursun. Kul yok oldu mu sultan olur' anlamınd