Sedat Uçan-Cemal Kuru(Salavati Å?erife)
Hz. Muhammed Medresesi", istidatları alabildiÄ?ince yükseltebilen ve yükseltmiÅ? olan biricik medresedir. O medreseye uÄ?rayan herkes, tabiatının müsaadesi ölçüsünde, aklî, kalbî, rûhî bütün melekelerini geliÅ?tirebilmiÅ? ve dehalaÅ?mıÅ?tır. Hz. Ebu Bekir, askerî, idarî ve ilmî bir dâhi.. Hz. Ã?mer, Osman, Ali (ra) birer böyle dâhi.. Halid, Sa'd, Ebu Ubeyde, A'lâu'l-Hadramî, Ka'ka' birer askerî dâhi... Ve daha yüzlercesiyle o ıÅ?ık çaÄ?ı âdeta bir dehâ çaÄ?ı görünümündedir. Daha doÄ?rusu, o çaÄ?, insandaki isti'dat ve kabiliyet sermayesinin zerresi dahi heder edilmeden deÄ?erlendirildiÄ?i, nemalandırıldıÄ?ı bir altın çaÄ?dır.. ve yüzlerce dâhi ile mâmurdur.
Afrika'yı bir solukta baÅ?tan baÅ?a Ä°slâm hâkimiyeti altına alan Ukbe bin Nafi, dâhi deÄ?ilse kim dâhi? Ukbe, on beÅ? yaÅ?ında at sırtına sıçrar ve deÄ?iÅ?ik halifeler döneminde büyük sorumluluklar yüklenir. Atlas okyanusuna kadar bütün Afrika'yı zabt ü rabt altına alır.. ve meÅ?hûrdur, atını Arab'ın "Karanlık Deniz" dediÄ?i okyanusa sürer sonra da: "Allahım, bu deniz önüme çıktı, çıkmasa idi, Senin ism-i Å?erifini denizler aÅ?ırı tâ ötelere götürecektim." der.[1] Yine o medreseden yetiÅ?en Berberî bir köle Târık bin Ziyad da, dâhi bir erkân-ı harptir. Doksan-yüz bin kiÅ?ilik Ä°spanya ordusunu, on iki bin kiÅ?ilik ordusuyla bir öÄ?leden sonra, altından vurur üstünden çıkar ve Toledo'da kralın saraylarına ulaÅ?ır.[2] O da bir dâhidir. A'lâu'l-Hadramî, o da büyük bir dâhidir.. ve Hz. Ã?mer (ra) devrinde "Bu kadar çok dâhiyi kullanacak zeminimiz yok." denmiÅ?tir. Bahreyn'de tevakkûf ve savaÅ?tan men' azabına çarptırılmıÅ? bu dâhînin ibret dolu bir hayat hikayesi vardır. Tarih yazarları derler ki: Halid'i al, A'lâ'nın yerine koy, A'lâ'yı al onun yerine koy, herhangi bir boÅ?luk olmayacaktır.
Nasıl olur? Nasıl bir devirde bu kadar dâhi birden zuhur eder? Sa'd b. Ebi Vakkas bir dâhidir; Ä°ran'daki izlerini takip etsen bunu sen de anlayacaksın! Ebu Ubeyde bir dâhidir. Å?urahbil bin Hasene bir dâhidir.[3] Yezid Ä°bn Ebu Süfyan bir dâhidir. Ve Allah Resûlü'nün arkasından daha niceleriyle bir dehâ silsilesi... BaÅ?ka türlü çöl aÅ?ılamaz, Ã?küz nehrine, Sindâbâd'a, Ã?in seddine, Cebel-i Târık'a ulaÅ?ılamaz.. çeyrek asır gibi kısa bir zaman diliminde, buralarda hâkimiyet te'sis edilemez.. idâre ve asayiÅ? saÄ?lanamaz.. saÄ?lansa devam ettirilemez... Hele geçmiÅ? dinlerin, dinî teÅ?kilatların iÄ?fal, tadlîl, tahkir ve tecavüzlerine karÅ?ı konamazdı ve bütün dünyaya raÄ?men bu sistem, bunca badirelere raÄ?men 12 asır zirvede kalamazdı. Evet, onlardaki nübüvvet kaynaklı bu deha idi ki, uzun asırlar, cihanın peygamberâne idaresine muvaffak olunabilmiÅ?ti. Evet sanki Allah Resûlü gurûb ederken, o güneÅ?ler güneÅ?i parçalanıyor, ve arkadan gelenlere taksim ediliyordu. Ve herkes o Muhammedî fetânetle dünya çapındaki bu büyük iÅ?leri temsil ediyordu. Bilmemki böyle bir dönemin eÅ?ini tahayyül ve tasavvur etmek mümkün mü? Görmek demiyorum, tasavvur etmek, hayallerde onu bulmak, hattâ rüyalarda öyle bir Å?ey misafir etmek mümkün mü? Size bir çırpıda nakletmeye çalıÅ?tıÄ?ım bu isimler ve iÅ?aret ettiÄ?im onların misyonları baÅ?lı baÅ?ına, deÄ?iÅ?ik araÅ?tırmalara esas teÅ?kil edecek mahiyette muhtevalı konulardır.
Biz, Ä°slâm'ın yetiÅ?tirdiÄ?i bu askerî ve idarî dehâlardan sadece ilk aklımıza gelen ve ilklerden sadece birkaçını zikrettik. Bütününü anlatmak ciltler istiâbında bir çalıÅ?ma ister ki bizim bu mini fasılda o konuya ve o çapta yer ayırmamız zaten mümkün deÄ?ildir. Biz bu konulara dolayısıyla girmiÅ? olduk ve sadece Allah Resûlü'nün, risaletiyle irtibatlandıracaÄ?ımız hususlar üzerinde durduk. Beklentim ve ümidim, erbabı tarafından bu konuların geniÅ?ce ele alınıp incelenmesidir. Ä°Å?te o zaman, Peygamber Medresesi birkaç buuduyla daha iyi ortaya çıkacak ve o sahaların lisanıyla "Muhammedur-Resûlullah" dedirtecektir...(Yazar Fethullah Gülen. Sonsuz Nur)