Sehit Mücahit Hattab

Gerilla ismi yada Kod adı: Ibn-ul-Hattab veya Hattab
Gerçek ismi: Gizli
Görevi: Kafkasya Yabancı Mücahidler Kumandanı
Doğum Yılı: 1970
Uyruğu: GCC üyelerine ait Arap Körfezinde bir ülke
Bildiği diller: Arapça, Rusça, İngizilizce, Paştu
Doğum yeri: Arap Körfezi
Cihad deneyimi: 12 yıl
Cihada katıldığı yerler: Afganistan, Tacikistan, Çeçenistan


"Eğer Afganistandayken bana gelip birgün gelecek ruslarla rusyanın içinde de
savaşacağız deseydiniz, size asla inanmazdım. [Ibn-ul-Hattab]"

Arap Körfezinde varlıklı ve kültürlü bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Çok cesur , kuvvetli ve gözüpek bir genç olarak yetişen Hattab Ingilizce eğitimi aldıktan sonra 1987 yılında bir Amerikan Lisesinde okuma hakkı kazandı. Aynı yıl istilacı Rus ordusuna karşı Afganistan Cihadını en yoğun dönemlerindeydi. Dünyanın dört bir tarafından müslüman gençler Şeyh Abdullah Azzam (1989 da suikast sonucu şehid oldu), Şeyh Tamim Adnani (vefat 1988) ve Usama bin Ladin gibi İslami kimliği ile öne çıkmış kişilerin Cihad çağrılarına icabet ederek Afganistana akın etmekteydiler.

Dünyanın Süper Güç olarak kabul ettiği Rusyaya karşı yapılan mücadele ve gösterilen olağanüstü kahramanlıklar müslümanlar arasında yayılıyordu. A.B.D. de eğitimine devam edeceği zaman geldiğinde Hattab birçok arkadaşının ve akrabalarının yaptığı gibi Afganistana kısa bir ziyarette bulunmaya karar verdi. 1987 de ailesi ile vedalaşıp evinden ayrılan Hattab o günden sonra bir daha evine, ailesinin yanına dönmedi.

Bir mücahid, Hattabın ilk kez Celalabad daki eğitim kampına geldiğinde gördüğü zamanki izlenimlerini şöyle anlatıyor.
"Celalabad daki eğitim kampı hemen hergün gelen ve gidenlerle dolup boşalıyordu. Ruslara karşı büyük bir operasyon hazırlığı içindeydik, eğitimini tamamlayanlar eşyalarını alıp cepheye gidiyorlardı. Biz cepheye gitmek için yola çıkarken yeni bir grup geldi. Hattabı ilk kez o zaman gördüm. 16-17 yaşlarında henüz sakalları yeni yeni çıkan uzun saçlı bir genç...Henüz gelmişti, ilk yaptığı şey kamp komutanlarına gidip kendisini cepheye göndermesi için yalvarmak oldu. Komutanlar gitmesine müsade etmediler. Yanına gidip kendisini tebrik ettim ve adını sordum. "-- Ibn-ul-Hattab" la böylece tanışmış
oldum. "

Hattab eğitimini tamamladıktan sonra cepheye gitti. Eğitimini veren komutanlardan biri, 1987 yılında Jaji deki ünlü Aslan Yuvası Operasyonunda komuta etmiş olan Hassan as-Sarehi idi. [Hassan As-Sarehi'ye bir suç ithamında bulunulduğundan dolayı 1996 dan bu yana Cidde/Suudi Arabistanda bulunan bir hapishanede bulunmaktadır.]

Sonraki 6 yılda, artık Hattab 20. yüzyılın gördüğü en cesur ve çetin Mücahid
Kumandanları arasına girmiştir. Karşı saldırı ve ateşlerden kaçmaması ve
yaralandığında acısını gizlemesi ile tanınır. Hem normal hem de özel Sovyet güçlerine karşı birçok operasyon, pusu ve baskınlarda bulunmuş ve 1988--1993 yılları arasında içlerinde Celalabad, Host ve Kabil ün ele geçirilmesininde (fethininde) bulunduğu Afganistandaki bütün önemli operasyonlara katılmıştır. Allah'ın inayeti ile birçok kez ölüm tehlikesi atlatmıştır.

Bir mücahid, Hattab'ın Afganistan'da karnından 12.7 mm'lik ağır bir makinalı
mermisi ile yaralanmasını şöyle anlatıyor. (12.7 mm 'lik bu silah zırh delici olarak kullanılmaktadır ve insan vücuduna isabet etse onu kıyma haline getirir, bunu her askeri uzman tasdik edecektir.)

"Operasyon sırasında biz cephe gerişinde ufak bir evde idik. Akşam olmuştu ve savaş çok çetin bir şekilde devam ediyordu. Hattab birden odadan içeri girdi, yüzü solgundu, birsey olmamis gibi davranmaya calişıyordu. Yavaşça yürüyerek bize doğru geldi ve yanımıza oturdu. Herhangi bir acı ifadesi göstermiyordu ama birşeylerin yanlış gittiğini anlamıştık, genellikle suskun birisi olmayan Hattab, oldukça sessizdi. Yaralanıp yaralanmadığını sorduk. Ufak bir sıyrık, önemli birşey yok, dedi. Bir kardeş yanına gidip yarasına bakmak istediğinde önemli birşeyin olmadığını tekrar ederek onu geri çevirmeye çalıştı ama kardeş Hattabı zorlayarak yaraya baktı, elini karnına koydu. Hattabın yarası şiddetli bir şekilde kanıyordu, elbisesi tamamen kana bulanmıştı. Hemen bir araç çağırarak onu bir an önce en yakın hastaneye ulaştırmak için harekete geçtiğimizde halen bunun hafif bir yara olduğunu önemli bir durumun olmadığını söylüyordu."

Diğer Videolar