Mesnevi İlk 18 Beyit Prof. Seyyid Hüseyin Nasr'ın Okuyuşu ile;


MESNEVÎ'NİN İLK 18 BEYTİ

Bişnev in ney çün hikâyet mîküned

Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned



Dinle, bu ney neler hikâyet eder,

ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.



Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend

Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend



Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan

erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.



Sîne hâhem şerha şerha ez firâk

Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk



İştiyâk derdini şerhedebilmem için,

ayrılık acılarıyle şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim.



Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş

Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş



Aslından vatanından uzaklaşmış olan kimse,

orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar.



Men beher cemiyyetî nâlân şüdem

Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem



Ben her cemiyette, her mecliste inledim durdum. Bedhâl (kötü huylu)

olanlarla da, hoşhâl (iyi huylu) olanlarla da düşüp kalktım.



Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men

Vez derûn-i men necüst esrâr-i men



Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu.

İçimdeki esrârı araştırmadı.



Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist

Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst



Benim sırrım feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu

görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur.



Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst

Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst



Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir.

Lâkin herkesin rûhu görmesine ruhsat yoktur.



Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd

Her ki în âteş nedâred nîst bâd



Şu neyin sesi âteşdir; havâ değildir.

Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun.



Âteş-i ıskest kender ney fütâd

Cûşiş-i ışkest kender mey fütâd



Neydeki âteş ile meydeki kabarış,

hep aşk eseridir.



Ney harîf-i herki ez yârî bürîd

Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd



Ney, yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri,

bizim nûrânî ve zulmânî perdelerimizi -yânî, vuslata mânî olan perdelerimizi- yırtmıştır.



Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd

Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd



Ney gibi hem zehir, hem panzehir;

hem demsâz, hem müştâk bir şeyi kim görmüştür



Ney hadîs-i râh-i pür mîküned

Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned



Ney, kanlı bir yoldan bahseder,

Mecnûnâne aşkları hikâye eder.



Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist

Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst



Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mâneviyâtı idrâk

etmeye de bîhûş olandan başka mahrem yoktur



Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd

Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd



Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrûmiyyetten ve

ayrılıktan hâssıl olan ateşlerle arkadaş oldu yânî, ateşlerle, yanmalarla geçti - .



Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst

Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist



Günler geçip gittiyse varsın geçsin.

Ey pâk ve mübârek olan insân-ı kâmil; hemen sen vâr ol!..



Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd

Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd



Balıktan başkası onun suyuna kandı.

Nasibsiz olanın da rızkı gecikti.



Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm

Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm



Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar.

O halde sözü kısa kesmek gerektir vesselâm.

Diğer Videolar