11 - Allâh yönsüz ve mekansız olarak vardır!
Ehli Sünnet İnancı Nedir ?
Allah Mekandan Münezzehtir
Allâhu Teâlâ'yı mekândan münezzeh olarak bilmek Ehl-i Sünnet' Vel-Cemaat'in akidesidir
Allâhu Teâlâ mealen şöyle buyuruyor:
âAllâh'ın benzeri hiç bir şey yoktur"
(Eş-şurâ suresi, 11. âyet)
Allâhu Teâlâ mealen şöyle buyuruyor:
âAllâh'ın hiç bir yönden benzeri yoktur"
(El-İhlas suresi, 4 âyet)
Allâhu Teâlâ mealen şöyle buyuruyor:
âAllâh hakkında misaller vermeyiniz yani O'nu yaratılmışlara benzetmeyininz."
(En-nahl suresi, 74. âyet)
Allâhu Teâlâ mealen şöyle buyuruyor:
âAllâh'ın vasıflanması diğerlerinin vasıflanması gibi değildir"
(En-nahl suresi, 60. âyet)
Rasûlullâh sallallâhu âleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Allâh, kendisinden başka bir şey yokken vardı..."
Bu demektir ki ezelde (başlangıçsızlıkta) Allâh'tan başka hiç bir şey yoktu. Ne zaman, ne de mekân ne insan ne de melek ne hayvan ne de cin ne gök ne de yeryüzü.
Rasûlullâh sallallâhu âleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Ya Allâh sen zahirsin senin üstünde bir şey yok ve sen bâtınsın senin altında bir şey yoktur"
Beyhakî demiştir ki, dostlarımız bu Hadisi delîl göstererek: "Üstünde ve altında bir şey bulunmayan mekansız olarak vardır" demişlerdir.
Büyük imâm Ãbdul-Kâhir bin Tahir Et-Temîmî El-bağdâdî "El-farku beynel-fırak"(Fırkalar arasındakı farklar) adlı kıtabında şöyle demiştir: "Onlar (âlimler) O'nu (Allâh'ı) mekân kuşatmadığına ve O'na zaman cereyân etmediğine dâir icmâ etmişlerdir."
Rasûlullâh'ı amcasının oğlu Alî radıyallâhu anhu Allâh hakkında şöyle der:
"Allâh mekân yokken vardı, O şimdi de olduğu gibidir." Bunu Ebû Mansûr El-Bağdâdî rivayet etmiştir.
Yine Alî radıyallâhu anhu Allâh hakkında şöyle diyor:
"Muhakkak ki Allâh arşı kudretinin büyüklüğünü göstermek için yaratmıştır ve onu kendi zâtı için mekân edinmemiştir." Bunu Ebû Mansûr El-Bağdâdî rivâyet etmıştır.
El-kuşayrî, risâlesinde hazret-i Cafer Es-Sâdığın şöyle dediğini rivâyet eder:
"Kim Allâh'ın bir şeyde veya bir şeyin üzerinde bulunduğunu veya bir şeyden olduğunu iddia ederse müşrik olmuş olur. Çünkü bir şeyde bulunsaydı kuşatılmış olurdu. Şayet bir şeyin üzerinde bulunsaydı taşınmış olurdu ve şayet bir şeyden olsaydı sonradan olmuş olurdu." yani yaratılmış olurdu.
Kendisine İmâmus-seccâd (çok secde eden imâm) diye lakap verilen hazret-i Alî'nin oğlu Huseyn'in oğlu Alî Zeynul-âbîdîn Sahife-i seccadiyyesinde Allâh hakkında şöyle diyor:
"Seni noksan sıfatlardan tenzîh ederim seni mekân kuşatmaz." Bunu Ez-Zebîdî İthâf adlı kitabında rivayet etmiştir.
Yine Zeynul-âbîdîn Allâh hakkında şöyle diyor:
"Sen sınırlı değilsin ki sınırlandırılasın."
Bunu Ez-Zebîdî İthâf adlı kitabında rivayet etmiştir
Yine Zeynul-abîdîn Allâh hakkında şöyle diyor:
"His edilmessin, ellenmessin ve dokunulmassın."
Bunu Ez-Zebîdî İthâf adlı kitabında rivayet etmiştir.
Şeyh Ahmed Er-Rifâî radıyallâhu anhu tenzîh hususunda şöyle der: "Allâh'ı tanımanın son derecesi O'nun Mekânsız ve keyfiyetsiz olarak var olduğunu kesin bilmektir."
Hanbelî alimlerinden olan İmâm İbnil-Cevzî "Müdhiş" adlı kıtabında şöyle der: Misaller ancak benzerleri olana verilir. Nasıl O'nun (Allâh'ın) hakkında nasıldır denilebilir onun hakkında keyfiyet muhâl (imkânsız) olduğu hâlde. Vehimler O'nu hayâl edemez ve akıllar O'nu kavrayamaz.
Bundan başka şunları da der: " O'na (Allâh'a) keyfiyet veren O'nu tanımamıştır, O'nun hakkında misaller veren O'nu tevhîd etmiş değildir ve O'nu (yaratılmışlara) benzeten O'na ibadet etmiş değildir. Benzetici a'şÃ¢dır ateist ise kördür. "
Fetava-i Hindiyye adlı kitabta aynen şöyle geçer: "Allâhu Teâlâ'ya mekân'ı isnat eden kâfir olur."
Ehli Sünnet Vel Cemaat'inin İnançta iki imâmlarından biri olan Ebul-Hasen El-EşÃ¢rî radıyallâhu anhu "En-Nevâdir" adlı kitabında şöyle demiştir:
Kim Allâh'ın cisim olduğuna inanırsa o Rabbini tanımış değil ve muhakkak ki O'na inanmış da değildir."
Şeyh Abdul-Ğanî En-Nablusî "Elfethur-rabbânî" adlı kıtabında şöyle der: "Kim Allâh'ın gökleri veya yeryüzünü doldurduğuna veya arşın üstünde oturan bir cisim olduğuna inanırsa o kendisinin müslüman olduğunu iddia etse bile, kâfirdir."
Selef ile halef alimleri Allâh hakkında O'nun bir yönde bulunduğuna inananın kâfir olduğuna dâir ittifâk etmişlerdir El-Hâfız El-Irâkî'nin bildirdiği gibi. Bunu Ebû Hânîfe, Mâlik, Şafiî, Ebul-Hasen El-EşÃ¢rî ve Ebû Bekir El-Bâkillânî de söylemiştir. Bu Alimlerin bunu söylediklerini Molla Alî El-Kârî "El-Muşkat" adlı kıtabın açıklamasında zikretmiştir.
Bu inanç milyonlarca muslümanın yani Hicâz, Endonesya, Malezya, Hindistan, Bangladeş, Pakistan, Türkiye, arap Fas, şÃ¢m diyârları (Filistin, Süriye, Lübnan, Ürdün ) Mısır, Irak Sudan, Afrika, Dağistan, Şişan, Buhâra, Cürcan, Semerkant, ve bundan başka ülkelerdeki müslümanların inancıdır.
Selef: İlk üç asırlarda olanlardır. Yani Rasûlullâh sallallâhu âleyhi ve sellem'ın, ondan sonra gelenlerin ve onlardan sonra gelenlerin bulundukları asırlarda yaşayanlardır.